Köy Enstitüleri ve Çevik Dönüşüm Arasındaki Benzerlikler

Köy Enstitüleri ve Çevik Dönüşüm Arasındaki Benzerlikler

Yaklaşık iki yıl kadar önce çevik dönüşümden esinlenerek toplumların kültür değişimlerini incelemeye karar verdim. Sonuçta çevik dönüşümle yapılmak istenen bir kültür değişimidir. Nereyi okumam gerek, hangi kültür değişimini incelemem gerek diye düşünürken hakkında okumayı ve bilgi sahibi olmayı çok istediğim Köy Enstitüleri aklıma geldi. Geçtiğimiz iki yıl içinde Köy Enstitüleri hakkında araştırmalar yaptım ve aşağıdaki kitapları okudum. Ayrıca bugünlerde kariyerimdeki ikinci çevik dönüşümü yaşıyorum. Bu bağlamda şimdi Köy Enstitüleri ve Çevik Dönüşüm Arasındaki Benzerlikleri anlatmaya çalışacağım.

  • Türkiye’de Köy Enstitüleri – Fay Kirby, Çeviri: Niyazi Berkes
  • Özgürleşme Eylemi Köy Enstitüleri – Mehmet Başaran
  • Eğitim Mirasımız Köy Enstitüleri, Uygulanabilirliği ve Model Çalışmalar – KAVEG
  • 100 Soruda Köy Enstitüleri – Dr. Hüseyin Karakuş
  • Deneyim ve Eğitim – John Dewey, Çeviri: Sinan Akıllı

Kitaplar Hakkında Kısa Bilgiler

Türkiye’de Köy Enstitüleri

Kitaplar hakkında kısa bilgi vermek isterim. Türkiye’de Köy Enstitüleri kitabı aslında Fay Kirby’nin Columbia Üniversitesi’ne verdiği doktora tezidir. Doktora tezinin adı: The Village Institute Movement of Turkey: An Educational Mobilization for Social Change’tir. Yaklaşık 2000 sayfadan oluşan bu teze internet üzerinden erişim sağlanamıyor. Ne yazık ki basılmış haline de ulaşamadım. Fay Kirby’nin eşi olan Niyazi Berkes tarafından Türkçe’ye çevrilen hali kesilmiş bölümleriyle beraber yaklaşık 550 sayfalık bir kitaptır. Bu yazıda Köy Enstitüleri’nin siyasi yönüne girmek istemiyorum fakat alt bilgi olarak şunu verebilirim: Fay Kirby tezini 1960 yılında Columbia Üniversitesi’ne sunuyor ve doktorasını alıyor. Sonrasındaysa Amerikan vatandaşlığından çıkıyor ve Kanada vatandaşı olarak Kanada’da yaşamaya başlıyor. Yine Niyazi Berkes’te Türk vatandaşlığından çıkıyor ve Kanada vatandaşı olarak yaşıyor.

Fay Kirby, Köy Enstitüleri’nin açılışı olan 1940 yılından kapanışı olan 1954 yılına kadar Türkiye’de yaşıyor ve enstitüleri inceliyor. Köy Enstitüleri hakkında yazılan kitaplar, makaleler ve akademik yayınlar Fay Kirby’nin kitabını sürekli referans gösteriyor. Böyle değerli bir kitaba günümüz teknolojisinde ulaşamamak gerçekten düşündürücü!

Köy Enstitüleri ve Çevik Dönüşüm
Köy Enstitüleri ve Çevik Dönüşüm
Özgürleşme Eylemi Köy Enstitüleri

Özgürleşme Eylemi Köy Enstitüleri kitabıysa bir köy enstitülü olan Mehmet Başaran tarafından yazılmış. Köy Enstitüleri mezunlarının içinde en başarılılarından biri olan Mehmet Başaran Köy Enstitüleri’nde ve sonrasında yaşananları anlatıyor.

Eğitim Mirasımız Köy Enstitüleri

Eğitim Mirasımız Köy Enstitüleri kitabı 2008 yılında Köy Enstitüleri’nin günümüzde uygulanabilirliğinin tartışıldığı ve genellikle akademik kişilerin yazılarının bulunduğu bir kitaptır.

100 Soruda Köy Enstitüleri

100 Soruda Köy Enstitüleri, soru cevap şeklinde ilerleyen ve Köy Enstitüleri hakkında hızlıca bilgi sahibi olmak isteyenlerin tercih edebileceği bir kitaptır.

Deneyim ve Eğitim

Deneyim ve Eğitim kitabının yazarı, John Dewey 20. yüzyılın en büyük filozoflarından biri olarak gösterilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra iki defa Türkiye’ye gelmiş ve incelemelerde bulunmuştur(Birinci Dünya Savaşı sonrasında John Dewey’in ziyaret ettiği tek ülke Türkiye’dir. John Dewey’in Türkiye’ye gelmesinde Atatürk’e duyduğu saygının önemi böyle daha iyi anlaşılır sanıyorum). Bu kitabı okuma nedenimse internette yaptığım araştırmalarda Köy Enstitüleri’nin kuruluşunda John Dewey’in fikirlerinden yararlanıldığı anlatılır. Fakat bu doğru değildir. John Dewey’in verdiği öneriler klasik Amerikan okullarının benzerleridir ve Türkiye şartlarında işlemeyecek bu öneriler Türkiye’de Köy Enstitüleri adlı kitapta belirtilir. Köy Enstitüleri neredeyse parasız olarak kurulurken John Dewey’in önerilerinin ekonomik maliyeti çok yüksektir ve istenen sonucu vermeyecek önerilerdir.

Çeviklik ve Türk Kültürü

Bu yazının ikincil amacıysa Türkiye’de Çeviklik olmaz, Türk kültürüne aykırı, Türk insanı yapamaz gibi yazılar yazan, yorumlarda bulunan, Avrupa’da birkaç şehir dolaşmış, kendince başarılı birkaç proje çıkarmış, çok bilmiş kişilere cevap vermektir. Bu yazı, duygusal bir tepki değildir, cahillikleriyle insanları yanlış yönlendirenlere mantık çerçevesinde bilgi verir.

Esas konumuz olan Köy Enstitüleri ve Çevik Dönüşüm arasındaki benzerliklere dönersek; üzülerek söylemek isterim ki birçok kişi(danışmanlar, koçlar, yönetim, çalışanlar) Çevik Dönüşümü sadece süreçlerde bir değişim olarak anlamakta ve böyle hareket etmektedir. Halbuki Çevik Dönüşümle yapılmak istenen üretmeyen bir kültürün yerine üreten bir kültür oluşturmaktır.

Köy Enstitüsü Yılları

Köy Enstitüsü yıllarına kısaca dönelim. İkinci Dünya savaşı yaklaşıyor, devletler üretim alanında ellerinden geldiğince başarılı olarak pazardan pay alma savaşını çoktan başlatmış durumdalar. Böylece ekonomik olarak güçlenmeyi ve gelecek savaşta güçlü kalmayı düşünüyorlar. Üretimin artırılması açısından bakıldığında 1911 yılında Amerikalı Frederick Winslow Taylor’ın kitabı dışında kayda değer bir yaklaşım bulunmuyor. Japonların Toyota’dan çıkardığı Yalın yaklaşımın ortaya çıkmasına daha 20 yıl var. Dünya’da durum böyleyken Türkiye’den birkaç eğitimci ve pedagog Köy Enstitüleri fikriyle bir deney başlatır. Bu deneyin sonuçları o kadar başarılıdır ki emperyalist ülkeler farklı bahaneler bularak kapatılmaları için çalışırlar.

Köy Enstitüleri Hareketi ve Çevik Dönüşüm Arasındaki Benzerlikler

Köy Enstitüleri Hareketi

Çevik Dönüşüm

Enstitüler içinde Kümeler oluşturulmuştur. Her küme kendi kendini yönetir.Müdürlükler içinde Takımlar oluşturulur ve takımlar kendi kendini yönetir.
Her Küme’de süreçten sorumlu bir lider bulunur. Süreçten sorumlu bu kişi hizmetkar liderlik anlayışına sahiptir.Çevik Dönüşümde Çevik Koçlar ve Scrum Master’lar  süreçten sorumludur ve hizmetkar lider anlayışına sahiptirler.
Kişilerin T shape olması beklenir. T shape olma, kişinin uzmanlık alanının yanında farklı alanlarda da yetkinliğe sahip olması olarak düşünülebilir.
Bir öğrenci yapı işinde uzman olabilir fakat tarlada çalışır, marangoz atölyesinde çalışır, enstrüman çalar, yazı yazar. Bunların hepsinin eğitimi, işi yaparken verilir.
Kişilerin T shape olması beklenir. İşten tüm takım sorumludur. Bu nedenle kalan iş test işi olsa bile sadece test yapan kişiye işler neden bitmedi diye sorulmaz. Anlaşılır olması için şöyle bir örnek düşünülebilir: Test işlerinde darboğaz varsa kod yazan, analiz yapan kişilerin de test yapması beklenir. Elbet test uzmanı değildirler fakat yapabilecekleri işler bulunabilir, gerekirse eğitim verilebilir.
Kümeler bir işi bitirmek için bütün yetkinliklere sahip kişilerden oluşur. Örneğin bir bina inşa eden küme içinde duvarcı, sıvacı, marangoz hepsi bir kümede bulunur ve beraber çalışır.Çapraz fonksiyonel takımlar oluşturulur. Takım, Sprint’e aldığı işi dışarıya bağımlı olmadan bitirebilecek yetkinliklere sahip olmalıdır.
Cuma günleri haftanın iş açısından nasıl geçtiğine dair toplantı yapılır. Hafta içi yapılan yapılar, ekilen tarlalar, yazılan makaleler, şiirler, yazılar değerlendirilir.Döngü içinde geliştirilen ürünün son kullanıcıya, müşteriye, paydaşlara gösterildiği ve değerlendirmelerin alındığı toplantı vardır. Bu toplantının adı Sprint Değerlendirme Toplantısı’dır.
Cumartesi günleri sürecin iyileştirilmesi için haftalık toplantılar yapılır.Scrum’da süreç iyileştirme toplantısının adı Sprint Retrospektif Toplantısı’dır ve her Sprint sonunda yapılır. Diğer Çevik yaklaşımlarda da retrospektif toplantıları yapılmaktadır.
Geri bildirime değer verilir. Öğrenciler öğretmenler hakkında geri bildirimde bulunma hakkına sahiptir.Günlük Scrum’lar, Sprint Değerlendirme Sprint Retrospektif sürekli geri bildirim için tasarlanmıştır. Günlük Scrum, Sprint Retrospektif, takım içi geri bildirim içindir. Sprint Değerlendirme takım dışındaki paydaşlardan geri bildirim için kullanılır.

Ayrıca çalışanlar yöneticilere, yöneticiler çalışanlara geri bildirimde bulunur. Bu geri bildirimler gelişim için bir fırsat olarak görülür.

Küme içinde dikey bir hiyerarşi yoktur, öğretmen ve eğiticiler dahil herkes eşit olarak görülür.Çevik Takımlar’da yatay hiyerarşi vardır.
Enstitüde bir müdür bulunur ve herkes bu müdüre bağlıdır.Çevik Dönüşümler’de bazı roller(takım yöneticisi, kaynak yöneticisi, proje yöneticisi) kaldırılır. Herkes çalıştığı bölümün müdürüne bağlıdır. Amaç organizasyonu yalınlaştırma, bürokrasiyi ortadan kaldırmadır.
Enstitüler, direkt olarak İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlıdır. Klasik okullarsa bulundukları yerin mülki amirine(vali, kaymakam) daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlıdır.
Aradaki katmanlar kaldırılarak süreç yalınlaştırılmış ve bürokrasinin önüne geçilmiştir. Bu, daha doğru iletişim imkanı sağlamıştır.
Organizasyon yalınlaştırılmaya çalışılır. Scrum Studio, Agile Studio gibi bölümler kurulur ve takımlar üst yönetime yaklaştırılır.
Problem yaşandığında ceza vermektense kök neden bulunup çözüm üretilmeye çalışılmıştır. Enstitülerde sadece 1 kişi disiplin cezası almıştır.Çevik Takımlar, alkışlanmaz ya da yerilmezler. Eğer problem varsa kök neden analizi yapılır. Süreçteki yanlış bulunur ve iyileştirme yapılır.
Ülkenin farklı bölümlerinde farklı enstitüler kurulmuştur. Enstitüler standartlaştırılmamış aksine bölgeye özel ihtiyaçları gidermek için özelleştirilmişlerdir. Ayrıca yıllar içinde bölgenin ihtiyaçları değiştiğinde enstitülerde ihtiyaca göre değişmiştir.Her takım farklıdır. Verilen servise ya da geliştirilen ürüne göre takımlar özelleşebilir. Verilen servis, geliştirilen ürün değişirse takım adapte olur.
Başarılı olan öğrenciler ve enstitüler Cumhurbaşkanı tarafından radyoda okunur ve başarıları onure edilir.Çevik Dönüşüm’de tanınma kullanılır. Havuç-tavşan yaklaşımı değildir. Ödül verilmez, karakterler ve başarılar ön plana çıkarılır.
Öğrencilerin yaptıkları işleri düşünmeleri, yaptıkları işler üzerine araştırma yapmaları, yazılar yazmaları, konferanslar vermeleri beklenir. Örneğin ziraat ağırlıklı ders alan bir öğrencinin toprağı incelemesi, farklı toprak türlerini ve ekim işinin nasıl yapılması gerektiğini anlatması ve yazması beklenir.Çalışanlar sadece iş yapmazlar, iş üzerine araştırma yapmaları, yazı yazmaları ve gerekirse çalışma arkadaşlarını eğitmeleri için organizasyon içi konferans, eğitim vermeleri istenir. Örneğin bir Ürün Sahibi, Ürün İş Listesi’ni nasıl kullandığını anlatabilir, sahibi olduğu ürünün kullanımıyla ilgili eğitim verebilir. Geliştirme Takımı üyesi Java 9’la gelen özellikleri anlatabilir, yazı yazabilir. Bu davranışlar özendirilir ve takdir edilir.
Köy Enstitüleri’nden önce farklı öğretmenlik okulu deneyleri yapılmıştır. Şehirde eğitim alan bir öğretmen köye gittiğinde birçok zorluk yaşar ve genelde başarısız olarak istifa eder. Köy Enstitüleri’nde bu durumla karşılaşmamak için köyde yetişen çocuklar eğitilmiş ve köye geri gönderilmiştir. Köyün çetin şartlarına doğuştan alışık olan çocuklar herhangi bir sorun yaşamadan başarılı şekilde öğretmenlik, eğitmenlik yapmıştır.Scrum Takımlar’ında Scrum Master’lar takım içindeki kişilerden seçilir. Takım dışından gelerek Scrum Master olan kişiler de olabilir fakat ilk tercih bu değildir.

Köy Enstitüleri’nin Temeli

Köy Enstitüleri’nin kurucusu İsmail Hakkı Tonguç’tur. Köy Enstitüleri İsmail Hakkı Tonguç’a vahiy şeklinde gelmemiştir. Türkiye Cumhuriyet’i kurulduğundan ve ondan öncesinde Osmanlı döneminden itibaren eğitim alanında yapılan deneylerin sonuçlarıyla Köy Enstitüleri’ne ulaşılmıştır. Köy Enstitüleri’nin kuruluşu ve işleyişinin kökeninde deneycilik bulunur. Çevik yaklaşımların çekirdeğinde ve Çevik Dönüşümlerde deneycilik felsefesi esastır.

Köy Enstitüler’inde sadece öğretmenler bulunmaz, eğitmenler de bulunurdu. İşinin ehli eğitmenler gerek müzik alanında gerek motor yapımı, elektrik üretimi gibi teknik konularda enstitülere gelip dersler vermiştir. Örneğin Aşık Veysel müzik derslerine katılmış ve nasıl bağlama çalınabileceğine, nasıl türkü yazılabileceğine dair dersler vermiştir. Çevik Dönüşümlerde sürekli entegrasyon sisteminin nasıl  kurulabileceğine, kaliteli kodun nasıl yazılabileceğine dair işinin ehli kişilerden eğitmenlik alınabilir.

Bütün bu bilgiler ışığında Çevik Dönüşümlerde yapılan bir hatadan bahsetmek istiyorum. Çevik Dönüşümlerde iyi kod yazma ve süreçlerdeki değişiklik birbirinden bağımsız konularmış gibi bir yaklaşım sergilenir. Bu yanlış bir yaklaşımdır. İyi kod yazma ve süreçlerdeki değişiklik birbirinden bağımsız değil birbirini tamamlayan hareketlerdir. Ne yazık ki iyi kod yazmayı bilmeyen kişiler süreç değişikliklerini ve iyi kod yazabilen fakat süreç değişikliklerinden bihaber olan kişiler bunları birbirinden bağımsız konular olarak aktarır. Şu örneği zihninizde canlandırın; tarlanın nasıl iyi sürülebileceğini anlatan birinin ekim yapamaması…

Köy Enstitüleri’nde gerçekleştirilenler Köy Enstitüleri’nin çok başarılı olduğunu gösteriyor. Benzer bir kültür dönüşümü Çevik Dönüşümle gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Toplum olarak Köy Enstitüleri’nde nasıl başarılı olduysak Çevik Dönüşümlerde de başarılı olabileceğimizi düşünüyorum. Sabırla buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.

Resim:http://www.acikbilim.com/wp-content/uploads/2014/04/126-1.jpg

Köy Enstitüleri ve Çevik Dönüşüm Arasındaki Benzerlikler” hakkında 8 yorum

  1. Merhaba
    Benimde çok takıldığım bir konuydu. Detaylı anlatıp yazdığınız için teşekkürler.
    Keyifle okudum.

  2. Cihan yazın çok güzel olmu, daha geçenlerde bir seminerde benzer ancak daha geniş bir yelpazeden bakarak köy enstitülerini örnek vermiştim.. Daha da bir bariz bir örneğimiz var Nazilli Basma Fabrikası, ve sadece kavramsal geldigi icin bazi seyler manayı kaçırabiliyoruz, işin özü de mananın derinliğinde yatıyor, bubyuzden de gozden kaciriyoruz pek cok seyi; örneğin engineer kelimesi Japonca da sanat demek ve aslinda agile in temelonde olan da imece usulü ile bizler hep beraber bir sanat icra ediyoruz. Bu cok onemli. Nusrat gemisinin boagaza mayin dosemesi icon Ertugrul ucaginin bulunup, sökülüp ISTANBUL a gönderilmesi tekrar tamir edilmesi parçalara ayrılıp tekrar Canakkaleye gönderilmesi, ve Nusrat in tekrar mayın döşemesi. Olayların derinindeki yaklaşımlarımız aslında bize yol göstermeli. Agile manifestonun değerli prensiplerinden biri “Insana deger vermek”, hakikaten çok çok önemli, Ankara ulus takı Zafer anıtını örnek veriyorum burada da. Hala daha Krippel heykeltraşın yaptığı hata ile durmaktadır o heykel ve bu müthiş bir ornek; deadline olan bir proje, test yapılmıyor canlı öncesine 2 gün kala akıl ediliyor ve o da ne, Alman üniforma miğferi giymiş Türk askerleri , mebuslar saskin ofkeli ve heykeltras Krippel in sözleri, “ben bunu ancak açılıştan sonra düzeltebilirim”. 🙂 ve sonraki gelişmeler. Olayları incelerken yaklaşımlarımız çok önemli. Ellerine sağlık çok güzel bir yazı olmus.

    1. Selam Gülnur, teşekkür ederim. Benzer örnekleri detaylı bir şekilde duymayı çok isterim. 🙂 Uygun bir vaktinde yazarsan çok sevinirim. 😉

  3. Yeni okuma fırsatı buldum. Çok faydalı bir paylaşım olmuş. çok teşekkür ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir