Günümüzde Bilgi Teknolojileri, satış, insan kaynakları, pazarlama, operasyon, üretim gibi birçok organizasyonel fonksiyon Scrum’ı ya da içerisindeki pratikleri kullanmaya başladı. Bu nedenle Scrum’ın doğuşu anlamına gelen bu makalenin Türkçe’ye çevrilmesi gerektiğini ve insanların bu doğuşu okuyarak Scrum’ın nereden nereye geldiğini bilmeleri gerektiğini düşündüm. Karşınızda SCRUM Geliştirme Süreci! Bu makalede ilkel Scrum’da fazlar olduğunu, Scrum kara kutu bir süreç olarak değerlendirildiğini, tanımlı süreçlerle karşılaştırıldığında nasıl avantajlarının olduğunu, Scrum’ın yöntem olarak adlandırıldığını aynı zamanda bir çerçeve olduğunu, ilk defa hangi şirketlerde kullanıldığını, planlama fazının adımlarını, geliştirme fazını (Sprint), kapanış fazını, Scrum kontrollerini, teslimleri ve proje takımı hakkında bilgileri göreceksiniz. Bu çok uzun cümleden sonra makalenin çevirisinden bahsedeyim çeviri genelde kolaydı, zaman zaman Ken Schwaber’in zorlayan uzun cümleleri olmadı değil, bu nedenle benimde bazı cümlelerim uzun olabilir. Eğer daha iyi ifade edilebileceğini düşündüğünüz bir cümle varsa lütfen geri bildirim verin.
Bütün çevirilerimi okuyan ve değerli geri bildirimleriyle daha iyi bir iş çıkarmama yardım eden Ayşenur Yılmaz’a teşekkür ederim. 🙂
1. Birçok kurum, kullanmaması gereken durumlarda bir “proje modeli” kullanır.
2. Çevik topluluğunda projeler ve proje liderliği tanımı hakkında birçok kafa karışıklığı ve tartışma vardır.
“Cevabım” olduğunu iddia etmiyorum, ancak bunu çok düşündüm ve müşterilerimde de deneyimledim (onlar duymasın… sshhhh). Bu nedenle işte burada çevik bağlamda proje liderliğinden anladıklarımı paylaşıyorum.Oh, ve bu arada, bu makale bir Bait & Switch*. “Çevik Lider Nedir?” adlı makaleyi okumanızı sağlamaya çalışıyorum. Bunu atlayıp hemen oraya giderek zaman kazanabilirsiniz. 🙂
Retrospektif, Çevik yaklaşımlarla hayatımıza giren en önemli pratiktir. Bunun nedeni retrospektiflerin hayatımıza girişiyle sürekli olarak iyileşme şansı elde etmemizdir. Geleneksel proje yönetimi yaklaşımında iyileştirme şansı sadece proje sonunda “Öğrenilmiş Dersler” bölümünde yer alır. Geleneksel proje yönetimiyle geliştirdiğim projelerin hiç birinde “Öğrenilmiş Dersler” aktivitesini gerçekleştiremedim. Çünkü projelerin teslim tarihi çoktaaaan geçmişti. Teslim tarihi geçen bir proje de “Öğrenilmiş Dersler” aktivitesine zaman ayrılmıyor. Projenizi teslim ettikten sonra sıradaki projeye başlıyorsunuz. Çevik yaklaşımlarda sürekli iyileştirme anlayışı vardır. Burada dikkat edilmesi gereken sözcük süreklidir. Scrum ve eXtreme Programming yaklaşımlarında döngü sonunda, Kanban’da sizin belirlediğiniz zamanlarda kendinizi iyileştirmek için bir aktivite gerçekleştirirsiniz. Ayrıca kendinizi geliştirmek için döngünün sonunu beklemenize bile gerek yok. Döngü içinde de aksiyon alabilirsiniz. 🙂 Retrospektif teknikleri, iyileştirme aksiyonlarınızı planlamanızı kolaylaştırmak için var.
Kitabın ilerleyen bölümlerde farklı retrospektif teknikleri, tekniklerin NASIL gerçekleştirilebileceği, retrospektifin faydaları, retrospektiflerde sık karşılaşılan problemlere, retrospektifleri eğlenceli bir aktiviteye dönüştürmek için neler yapılabileceğine değineceğiz. MAD-SAD-GLAD ile başlıyoruz. 🙂
Nisan 2019,
Cihan Yılmaz
Siperden Retrospektif Teknikleri ve Deneyimleri kitabını indirebileceğiniz bağlantı:
Çevik ürün geliştirme birçok sektörde norm haline geldi (özellikle yazılım sektöründe). Bunun anlamı; ürünler, küçük, kendi kendini yöneten, çapraz fonksiyonel takımlar tarafından geliştirilir ve gerçek müşterinin geri bildirimlerine göre sürekli iyileşen küçük ürün parçaları halinde teslim edilir. Çevik Bildiri’de anlatıldığı gibi – fakat “yazılım” kelimesini ürün ile değiştirin (çünkü bu konu sadece yazılım özelinde değildir).
Bunlar güzel. Ancak bir şeyler büyüdükçe, organizasyonel sınırlar içerisinde iş birliği yapan düzinelerce ekiple birlikte işler açıkça daha karmaşık ve acı verici hale gelir. Bütün organizasyon, Scrum Takımları halinde organize edilmiş olsa bile,hala aynı noktada olmayan bir organizasyonla karşılaşabilirsiniz! İşte tanıdık gelebilecek bir resim:
Hayatımızın karmaşıklığı gitgide artıyor, karmaşıklık arttıkça ihtiyaçlarımız değişiyor, ihtiyaçlarımız değiştikçe aldığımız üründen ya da hizmetten beklentilerimiz değişiyor. Müşteri olarak yaşadıklarımız bunlar… Bu makalenin odağı: Çevik Dönüşümlerde Zorluklar ve Başarı Etkenleri.
Müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak isteyen şirketler ürünlerini ya da hizmetlerini müşterilerinin davranışlarına bakarak adapte etmeye çalışıyorlar. Eğer bu adaptasyonu sağlayamazlarsa gelecekte kendilerine yer olmadıklarının farkındalar. Bu nedenle son yıllarda birçok şirket Çevik yaklaşımları kullanmaya başladı, birçok şirket de kullanmayı düşünüyor. Geleneksel (öğrenilmiş) yaklaşımlar terk edilirken yeni (öğrenilmemiş) yaklaşımlar kullanılmaya başlanıyor böylece üretilen değer artırılmaya çalışılıyor. Doğru çalışmak, çok çalışmaktan daha değerli olmaya başladı. Yıllar süren projeler yerini birkaç haftada geliştirilebilen işlevselliklere bırakıyor.
Hızla değişen dünyada insanlar şirketlere değil, şirketler insanlara adapte olmak zorunda kalıyor.
Er ya da geç tüm şirketler dönüşümü geçirecek.
Dönüşüm kararını önceden veren ve dönüşümü başarılı şekilde uygulayabilen, organizasyonlarına ve çalışanlarına değişime adapte olmayı öğretebilen şirketlerin hayatta kalma olasılığı artarken dönüşüm kararı vermeyen şirketler küçülmek ya da kapanmak zorunda kalacaklar. Çevik Dönüşüm, bir yerden alabileceğiniz bir ürün değil, yaşayarak öğrenmeniz gerekiyor.
Çevik Dönüşümlerde Zorluklar ve Başarı Etkenleri
Yaşayanlar hangi zorluklarla karşılaşıyor:
– Değişime karşı çalışanların direnci
– Yatırım eksikliği
– Çevik olabilmenin zorluğu
– İş birimlerini ya da müşterileri dönüşüme dâhil etmenin zorlukları
Bunlar sadece önsöz için seçtiklerim daha detaylı bilgiyi makaleyi okudukça elde edeceksiniz. 42 organizasyonun Çevik Dönüşümden elde edilen bilgiler özetlenmiş, arkasında büyük bir emek var. Çalışmayı yapan Kim Dikert, Maria Paasivaara ve Casper Lassenius’a emekleri için çok teşekkürler. Beni bu makaleyle tanıştırdığı ve dönüşümlere farklı bir bakış açısı kazanmama yardım ettiği için Uğur Tadık’a çok teşekkürler.
Son söz; değişime adapte olmaya makro açıdan bakalım, Amerika yeni bir ülke olmasına rağmen sanayi devriminden güçlenerek çıktı çünkü geçmişten gelen bilgilerine körü körüne bağlı kalmak yerine sürekli yeniyi deneyen girişimcilere sahipti. İçinde bulunduğumuz yıllarda da bir devrim gerçekleşiyor sadece içinde olduğumuz için göremiyoruz. Bu devrimde de bilgilerine körü körüne bağlı kalmayanlar, yeniyi deneyen girişimciler güçlenerek çıkacaktır. Sizi makaleyle baş başa bırakıyorum.